Dün akşam yürüyüşe çıkmamla yağmura yakalanmam aynı anda oldu. Uzun süredir yürüdüğüm için bu tür durumlara hazırlıklıyım, ekipmanım sağlamdı. Yine de bir ara yağmur şiddetini o kadar arttırdı ki bir yere sığınmak zorunda kaldım. Benim gibi birkaç kişi daha vardı oraya sığınan ve birbirimize gülümsedik. Bir süre hep birlikte yağmuru izledik... Çok güzel bir andı :) Sanki gökyüzünden birisi kafamıza kovayla su boşaltıyor gibiydi ama devasa bir kova bu canım :) Mevsim geçişindeki havanın o tozunu , kirini de alıp götürüyor sanki. Bahar temizliği yapıyor adetâ... Turgut Uyar diyor ya: "Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya.." diye, ben de yağmur için aynı şükür duygusunu duyuyorum içimde. Sonra o şiir geliyor aklıma, sahi neydi sözleri:
"Falanca durağa şimdi gelir ineriz
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz, biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım..."
Gülümsüyorum. O sırada yağmur duruyor. Az önce çıldırmamış gibi sakinlik ve parlaklık bırakıyor geriye gökyüzü... Bu duyguyu biliyorum. Yürürken temiz havayı içime çekiyorum. Çiçeksi kokular duyuyorum. Ayaklarım yere değdikçe çıkan su damlacıklarından mutluyum. Belki az sonra yeniden yağacak, belki sırılsıklam olacağım bu sefer. Sorun değil. Belirsizlik de güzel bazen, o da kabulüm. Her şeyi olduğu gibi, olacaklarıyla birlikte kucaklıyorum. Bu anı saklamak istiyorum, bu anda bir ömür yaşayabilirim duygusu kaplıyor ruhumu. Sonra Rilke'nin sözleri geliyor aklıma:
"Asla tutmaya çalışmamakla sımsıkı tutuyorum seni..."